DUYURU
Türk Dünyasının Değerli Dostları
15-16 Mart2023 tarihinde düzenleyeceğimiz
“Türk İslam Kültür Mirası Olarak Balkanlarda Bektaşilik”
konulu uluslararası sempozyum, 6 şubat 2023 tarihinde meydana gelen Asrın Felaketi dolayısı ile benzer bütün programlar gibi ileri bir tarihe ertelenmiştir.
Yeniden düzenleyeceğimiz programımıza kadar Türk Dünyasının bütün dostlarına felaketlerden uzak ve sağlık dolu günler dilerim.
Projenin Adı:
Türk-İslam Kültür Mirası Olarak Balkanlarda Bektaşilik
03.Uygulayıcı Kuruluşlar:
1. Türk Dünyası Parlamenter Birliği
2. Sakarya Üniversitesi
3-Mekedonya Vizyon Üniversitesi
Projenin Kısa Tanıtımı:
Balkanlarda var olan Alevilik-Bektaşilik üzerine bir çalışma olup, Türk kültürü ve Türkiye’nin Balkanlardaki geleceği açısından Bektaşilik teması ele alınacaktır. Konu, siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel bir bilgi şöleni temasıdır.
Ankara’da Uluslararası iki günü konferans ve bir günü kenti gezmeye yönelik bir bilgi şöleni düzenlenecektir. Sempozyum dili Türkçe ve İngilizce olacaktır. Bilgi şölenine Türkiye, Balkanlar, Türk Cumhuriyetleri ve Batıdan olmak üzere alanında çalışmalar yapmış bilim insanları davet edilmektedir.
Konu başlıkları;
-Balkanlarda Bektaşilik ve Aleviliğin bugünü ve yarını
-Balkanlardaki Bektaşilik ve Aleviliğin tarihçesi
-Balkan Bektaşi ve Alevilerinin kültürel yapısı
-Balkan Bektaşi ve Alevilerinin dini yapısı ve inanç biçimleri
-Balkan siyasetinde Bektaşilik ve Alevilik
-Balkan kültüründe Bektaşilik ve Alevilik
-Türkiye-Balkan devletleri ilişkileri açısından Bektaşilik-Alevilik
-Türk kültürü açısında Balkanlarda Bektaşilik-Alevilik
-Balkan Müslümanları ve Bektaşilik
05.Projenin Kısa ve Uzun Dönemli Amaçları:
Balkanlar, tüm boyutlarıyla Türkiye’yi yakından ilgilendiren bir konumdadır. Öncelikle bu yakayla tarihsel ve kültüler bağlar son derece güçlüdür. Zira Balkanlar, asırlardır Türklerin yerleşim bölgesi olmuş, özellikle Osmanlılar döneminde bir vilayeti statüsünde kalmış, Osmanlılar bölgeden çekilirken de günümü-ze kadar ulaşan kültür miraslara ev sahipliği yapmıştır. Bu doğrultuda Balkanlar, Müslüman Türklerin, kök ve damarlarına sirayet ettiği bir mekânı olmuştur. Öte yandan Balkanlar, Türkiye’nin siyasi açıdan önemli bir köprüsüdür. Zira Batı’ya giden yol, Balkanlar’dan geçmektedir. Yine Türkiye’nin Balkanlar politikası, Türklerin dış dünya ile iletişimini sağlaması nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir. Zira Balkanlar, çok kültürlülük ve çok dillilik açısından farklı bir ve zengin bir yapıya sahiptir. Bu ise Türkiye’nin stratejik planları doğrultusunda önemli bir tecrübe alanını teşkil etmektedir. Farklı yapılarda etnik oluşum ve kültürü barındıran Balkanlar, dünya barış ve huzurunun temini yolunda önemli bir yetişme ve tekâmül arenasıdır. Türkiye açısından Balkanların temel niteliği daha çok, Asya ile Avrupa arasında bir köprü olması ve dünyanın en fazla Müslüman Türk azınlığını barındırmasındadır. Bu doğrultuda Balkanlar, başta Türkiye Cumhuriyeti devleti, hükümeti ve STK’larının öncelikleri arasında olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Bu doğrultuda Balkanlarda ciddi anlamda Türk-İslam kültürünün varlığı bir realite olduğu gibi günümüzde de baskın bir şekilde etkisini göstermektedir.
Balkanların Türk kültürü, Türkiye ve Balkan devletleri siyasi ve kültürel ilişkileri açısında belirli dinamikler vardır. Bunlar arasında en önde geleni dini ve milli kültürü yansıtması bakımında Bektaşilik gelmektedir.
Balkanlarda dini oluşumlar içerisinde dikkat çeken iki ana kol bulunmaktadır.
Selefi-Vehhabi Aşırı Grup: Balkan Müslümanlarının arasına ayrılık tohumları serpilmeye çalışılmaktadır. Diğer Balkan ülkelerinde mesela Arnavut, Türk, Boşnak diye ayırıma gidilirken, Bulgaristan’da Müslümanlar arasında yayılan en etkili ayırımcı, fitne ve teröre neden olabilen aşırı/ekstremist grup ise, Selefi-Vehhabilerdir. Bunun birden fazla nedeni bulunmaktadır. Araştırma ve gözlemlerimize göre, bunlardan en önemlisi, Bulgaristan’daki Müslüman gençlerin din eğitim için, başta Suudi Arabistan olmak üzere Ortadoğu ülkelerine gitmesidir. Zira dini eğitim yanında burs ve kalacak yer temini nedeniyle söz konusu gruplara katılması ve onların görüş ve düşünceleri doğrultusunda bir din eğitimi almasını sağlamaktadır. Söz konusu eğitimin sonunda kendi ülkesine döndüğünde gerek kendisi gerekse geldiği ülkedeki bağlantı kurduğu kişiler, Vehhabi-Selefi inançlarının yayılmasının temini hususunda kendisinden yararlanmaktadırlar. Bu durumun önlenebilmesi için Balkanlar’daki Müslümanların din eğitimlerini mutlaka Türkiye’de yapması sağlanmalıdır. Zira Bulgaristan Müslüman toplumu, din eğitimini Türkiye’de almak istemektedir. Ayrıca, bunun mümkün olmaması durumunda Bulgaristan’da sağlıklı din eğitim ve öğretimi verecek ortam ve kurumlar oluşturulmalıdır.
Sosyalist birliğin dağılması ve devletlerin bağımsızlığa kavuşması sürecinde Ortadoğu kökenli Selefi/Vehhabi kökenli şiddet yanlısı radikal dini akımlar Balkanlara yönelmiş ve yaygın faaliyetlerde bulunmaya başlamışlardır. Bu oluşumlar Balkanlarda özellikle Bosna-Hersek savaşı sonrası daha kökleşmiş ve günümüzde varlığını güçlü bir şekilde sürdürmektedir.
Balkanlarda yaygın olan bir diğer dini oluşum Alevi-Bektaşi Gruplardır. Türkiye, Bulgaristan yurttaşı olan Bektaşi-Alevileri asla gözardı etmemelidir. Türkiye ve Türkler hakkında doğru bilgilendirmeler yaparak, onların Türkiye ile olan bağlarını güçlü tutmalarını sağlamalıdır. Nitekim Türkiye kaynaklı bazı alevi derneklerinin Bulgaristan’da açmış olduğu vakıf-dernekler aracılığıyla, onları kendi gelenek ve göreneklerinden koparmanın yanında, Türkiye aleyhtarlığı siyasetini de empoze ettiği görülmüştür. Bu doğrultuda hem Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı’na, hem de İlahiyat fakültelerinin ilgili alanında çalışma yapan akademisyenlere büyük görevler düşmektedir. Bir taraftan Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı yetkilileri söz konusu grupları bilgilendirme faaliyetlerini yürü-türken diğer taraftan da akademisyenler araştırmalar yapmak suretiyle gruplar arası iletişimi sağlayacak doğru bilgiyi üretmelidirler.
Bektaşilik, bir tasavvufi yapılanma olmakla birlikte Balkan Müslümanlarının bireysel ve toplumsal yaşam tarzlarını etkilemektedir. Nitekim Bektaşiliğin, bölgenin en işlek yerinden en ücra köyüne kadar, hemen hemen Balkanların her köşesinde yapısı bulunması, Bektaşiliğin Balkanlardaki etki boyutunu göstermesi bakımında anlamlıdır.
Günümüz itibarıyla Balkanlarda varlığını sürdüren Bektaşilik, Türkiye’nin Balkanlarla kültürel ilişkiler ve Türk kültürünün mevcudiyetini koruma ve devam ettirmesi açısından ayrı bir öneme sahiptir. Ancak son zamanlarda Bektaşiliğe Batı kaynaklı kurumlar ve STK’lar tarafından yoğun bir yöneliş olmuştur. Yakın zamanda başlayan yönelişlerin etkisiyle Balkan Bektaşilerinde kimlik sorunu ortaya çıkmış ve Bektaşiliğin İslami kimlikten arındırılıp, yeni bir dini yapıya büründürülmesi çabaları gözlemlenmektedir. Öte yandan Balkanlardaki Bektaşiler üzerinde Şiiler yoğun bir şekilde çalışmakta, ilişkilerini artırmaktadır. Bu ise aynı zamanda Balkanlardaki Türk kültür ve varlığına zarar vereceği gibi, Türkiye-Balkan ilişkilerine de olumsuz katkılarda bulunacaktır.
Son zamanlarda görülen bu gelişmeler doğrultusunda Balkanlarda Türk-İslam Kültürel varlığına yeniden dikkatleri çekmek, Türkiye-Balkan devletleri arasındaki ilişkilerin gelişmesinde katkı sağlamak, Bektaşiliği, öz değerlerinden uzaklaştırma çalışmaları doğrultusunda, bir taraftan İslamiyet’ten bağımsız farklı bir din oluşumu, diğer taraftan Şiileştirme temayülleri yanında Hristiyan misyonerler ile Yeni Çağ Dini akım mensuplarının kendilerine çekme çabaları arasında, Bektaşilerin kimlik arayışında çözümler önermek ve sunmak amacıyla uluslararası bir sempozyum düzenlenecektir. Bu uluslararası bilgi şölenine Balkan Bektaşileri hakkında çalışma yapan bilim insanları davet edilecektir. Seçkin bir çalışma seçkisinin amaçlandığı bu sempozyumda sunulan tebliğler, bir kitap halinde yayımlanacaktır.
Comments