Türk Dünyası Parlamenteler Birliği (TDPB) ve Türkiye Politik ve Stratejik Araştırmalar Vakfı (TÜRPAV) tarafından 9 Kasım 2024 tarihinde, Karabağ Zaferi’nin 4. yıl dönümü münasebetiyle “Vatan Muharebesi, Karabağ’ın Azatlığı ve Türk Dünyası” başlığıyla panel düzenlendi.
Ankara Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesinde tertip edilen etkinliğe; Azerbaycan’ın Ankara Büyükelçiliği temsilcileri başta olmak üzere çok sayıda siyasî parti yetkilisi ve akademisyen katıldı. Program saat 14.00’te saygı duruşu, İstiklâl Marşı ve Azerbaycan millî marşının okunmasıyla başladı.
TÜRPAV Başkanı ve Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Sinan Demirtürk açılış konuşmasında, Karabağ Zaferi’nin 21. yüzyılda Türk dünyasının en şanlı zaferi olduğunu vurguladı. Karabağ Zaferi’ni 1974’teki Kıbrıs Barış Harekâtına benzeten Demirtürk, “En az onun kadar coşkulu ve görkemli. 150 yıl boyunca Anadolu'yu Türkistan'a bağlayan Karabağ coğrafyası; en önemli, en kritik mevkileri ve mevzileri Rusya'nın marifetiyle işgal etmiş olan Ermeni terör gruplarından ve ortak iradeden bahsediyoruz. Bu yönüyle tıpkı 1974’teki Kıbrıs Barış Harekâtı gibi bu yüzyılın en önemli askerî ve siyasî zaferlerinden birisidir.” ifadelerini kullandı.
Türk Dünyası Parlamenterler Birliği Başkanı ve 21. Dönem Trabzon Milletvekili Nail Çelebi ise konuşmasına, 44 Günlük Savaş’ta 2 bin 980 askerin şehit olduğunu, 94 Azerbaycanlı sivilin yaralandığını, 6 askerin ise hâlâ kayıp olduğunu anımsatarak başladı. Bu kapsamda 5 kent merkezi, 4 kasaba ve 286 köyün Ermeni işgalinden kurtarıldığını ifade eden Çelebi; Ağdam, Laçın ve Kelbecer bölgelerinin tamamen işgalcilerden boşatıldığını belirtti. “Karabağ'da son 30 yıldır yaşanan krizde kimin ne kazandığı, kimin ne kaybettiği çok iyi bilinmektedir. Bu nedenle kaybeden, acı çeken sadece Karabağ'da yaşayan insanlar olmuştur.” vurgusu yapan Çelebi, zaferin Türk dünyasının birliğine katkı sağladığının altını çizdi.
Karabağ Savaşı; Türk dünyasında dayanışmayı güçlendiren, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki kardeşlik bağlarını pekiştiren, Türk Konseyinin otoritesi etkinliğini arttıran ve Türk dünyası jeopolitik gücünü gösteren bir dönüm noktası olmuştur. Bu savaş, Türk devletleri arasında askerî, ekonomik, kültürel ve diplomatik iş birliği geliştirilmesi için bir fırsat yaratmıştır.
Açılış konuşmalarının ardından Karabağ Zaferi’ni anlatan bir video klip gösterildi. Panelde; Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Toğrul İsmayıl, Karabük Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Asker ve Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Nazım Caferol konuşmacı olarak yer aldı.
Dr. Nazım Caferol, gönderdiği video ile panelde görüşlerini bildirdi. Caferol, Karabağ Zaferi’nin Kafkasya tarihindeki 7 stratejik olaylardan biri olduğunun altını çizdi. Bin 500 yıl içinde bunların; bölgeye Arapların yerleşmesi (bölgenin İslam dinini benimsemesini sağladı), Selçuklular dönemiyle birlikte Türklerin bölgeye gelmesi (bölgenin Türk coğrafyası haline gelmesini sağladı), Safevilerin bölgede İmparatorluk kurmuş olması (bölgede Şii mezhebinin yaygınlaşmasını sağladı), 19. Yüzyılda Rusya’nın bölgeyi işgal etmesi (Azerbaycan’ın ikiye bölünmesine neden oldu), Güney Kafkasya’nın bağımsızlaşması ve Sovyetler Birliği’nin dağılması olduğunu aktardı.
Ayrıca Caferol Karabağ Zaferi’ni, “Bu çerçevede Azerbaycan-Ermenistan ilişkilerinin geleceğine bakmak lazım. Hem Güney Kafkasya’nın iç ve dış siyasî durumuna -yani Türkiye, Rusya, Ermenistan- hem de küresel durumuna bakmak lazım. Çin, ABD, Rusya kucağında önemi, daha iyi anlaşılacak bir süreç olarak değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum.” şeklinde yorumladı.
Konuşmacılardan Prof. Dr. Ali Asker, Azerbaycan’ın tam egemenliğinin tesis edilmesinin; Azerbaycan Türkleri ile birlikte tüm Türk dünyası için önemli olduğunu belirtti. 20. yüzyılda topraklarının ikiye bölünmesi, Rusya ve İran arasında taksim edilmesiyle birlikte kuzeydeki Azerbaycan Türklerinin kaderinin Rusya’ya bağlandığını anımsattı. Azerbaycan tarihine kısaca değinen Asker, Sovyet döneminden sonra en büyük engelin Ermeni işgali olduğunu kaydetti.
Asker, “Ermeni tehdidi her zaman Azerbaycan için vardır. Ermenistan için bizim varlığımız, Türk varlığı en büyük tehditlerinden birisidir. Ermeni katliamlarına, insanlık dışı muameleye, tarihin çok az olaylarında karşılaşırsınız, bunu asla unutmamamız lazım. Bize savaş sarhoşluğu da verilmemesi lazım. Yani sadece öldürmek ya da kıyıma uğratmak değil. Ermeniler, ölmüş insanların üzerinde azalarını kesebiliyorsa insanlıktan nasibini almamış bir gürûhtur. Bizim bunu asla unutmamamız lazım.” dedi. Asker, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü ilk kez 100 yıl sonra Karabağ Zaferi ve Antiterör Operasyonu ile sağlayabildiğinin altını çizdi.
Birinci Karabağ Savaşı’na katıldığını dile getiren Asker, Rus gazetecinin Azerbaycan millî kahramanı Vezir Orucov hakkındaki hikâyesinden bahsetti. Asker, o dönemdeki gerçeklerden söz eden Rus gazetecinin, “Çok metanetliydi. Hiçbir Shakespear kahramanı böyle onurlu yürümemişti.” dediğini aktardı. İlk Karabağ Savaşı’nda yenilginin Ermenilere karşı değil Rusya’ya karşı olduğunu söyleyen Öğretim Üyesi, zamanla Azerbaycan ordusunun yeni bir yapılanmaya girdiğini ve Azerbaycan’ın tarih yazdığını vurguladı. Azerbaycan ve Ermeni ordusunu kıyaslayan Asker, “Azerbaycan sadece silahlı unsurlara karşı savaştı, bir tane sivil Ermeninin burnu kanamadı. Ama onlar yenileceklerini bile bile Rusların silahlarıyla saldırdı." vurgusu yaptı.
"TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATININ DESTEĞİ YENİ BİR BOYUT KAZANDIRDI"
Karabağ Zaferi bağlamındaki Türkiye’nin rolüne de değinen Asker, Türk ordusunun sahaya inmediğini ancak F-16 savaş uçakları ve insansız hava araçlarıyla (İHA) son yüzyılın en büyük desteğini verdiğini belirtti. Ayrıca Türk devletleri arasındaki sebep olan yeni ilişkiye dikkat çeken Asker, “Türk devletlerinin eksik kalan yardımı zamanla Türk Devletleri Teşkilatının Azerbaycan'a sağladığı siyasî ve diplomatik destekle giderildi ve bu savaştaki zafer aslında Türk cumhuriyetleri arasında iş birliğini çok yeni bir boyuta taşıdı, çok iyi bir motivasyon kaynağı oldu.” değrlendirmesinde bulundu.
Ardından Prof. Dr. Toğrul İsmayıl, 8 Kasım Karabağ Zaferi, 9 Kasım Azerbaycan Devlet Bayrak Günü ve 10 Kasım Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’ün vefat yılı olduğunu hatırlatarak başladığı sözlerine, “Hepimiz Atatürk’ün askerleriyiz. Çünkü Türkiye’mizin Millî Mücadele dönemi bizim için örnek teşkil etmiştir.” ifadelerini ekledi. Azerbaycan’ın her zaman Türkiye’nin yanında olduğunu vurgulayan İsmayıl, 10 Kasım’daki zaferin 8 Kasım’a çekilmesinin hassasiyet içeren önemli bir mevzu olduğunu, “Bir millet iki devlet zihniyetini bu şekilde yaşatmamız önemlidir” ifadesiyle vurguladı.
"TÜRKİYE'NİN AZERBAYCAN'A YÖNELİK DESTEĞİ ÇOK ÖNEMLİYDİ"
Karabağ Savaşı’nın 100 yıldan fazla süren bir varoluş mücadelesi olduğunu aktaran İsmayıl, Türkiye’nin Azerbaycan’a yönelik desteğinin Türk devletleri içerisindeki çok önemli bir örnek olduğunu, Türk Dili Konuşan Devletler Teşkilatından Türk Devletleri Teşkilatına evrildiği örneğiyle vurguladı. İsmayıl, böylelikle Türk devletlerinin de zaferden sonra Azerbaycan’a tam destek verdiğini ifade etti.
"ÖLÜLERİN SAYISINI ARTIRAN TEK MİLLET ERMENİLERDİR"
Öte yandan İsmayıl, Azerbaycan’ın topraklarını işgalden kurtarmakla uğraşmasının yanı sıra bölgedeki yasa dışı Ermeni silahlı gruplarını da temizlemek için mücadele verdiğini söyledi. Azerbaycan’a yönelik suçlamalara dikkat çeken İsmayıl, “Karabağ'dan gelen Ermeni asıllıları nedense ölülerini, 30 binden 180 bine kadar çıkardı. Biz alışığız aslında. Türklerin yaptığı sözde soykırım meselesinde de eskiden tarih kitaplarında 300 binden başlamışlardı. Şimdi 2 milyona kadar çıkmış bu rakam. Yani ölülerinin sayısını artıran tek millet, Ermenilerdir” dedi.
Karabağ Zaferi’nin ardından bölgedeki gelişmeleri ele alan İsmayıl, “Dağlık” Karabağ teriminin son derece yanlış olduğunu, bunun uyduruk bir kavram olduğunu ve Türk siyaset uzmanlarının da bu hususa dikkat etmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
İsmayıl ayrıca konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
Ortak Sınırların Tespit Komisyonunun oluşturulması meselesi... Yenilmiş Ermenistan buna evet demek yerine süreci uzatıyor. Hem Rusya hem de Batılı devletler bir oyun oynuyorlar. Bu oyunun da neticesinde hala Barış Anlaşması imzalanmış değil. Azerbaycan için bu önemli mi? Hayır. Çünkü Azerbaycan kendi toprak bütünlüğünü temin etmiş. Bizim sorunumuz yok. Ama bizim için önemli olan şu: Tartışılacak bir mesele kalmasın.
"ŞUŞA BEYANNEMESİ DİĞER TÜRK DEVLETLERİ İÇİN BİR UMUT KAPISI"
Türk dünyasına değinen İsmayıl, Türkiye’nin Azerbaycan’a yönelik desteğinin bu bağlamda Şuşa Beyannamesi’nin imzalanmasının diğer Türk devletleri için bir umut kapısı olduğunun altını çizerek, Türkiye Cumhuriyeti’ne teşekkür etti.
İsmayıl son olarak konuşmasında, “Nasıl ki, Nuri Paşa komutanlığında, Kafkas İslam Ordusu sadece Bakü'nün değil gerçek anlamda Azerbaycan'ın kurtuluşunda aktif rol üstlendiyse, bugün Azerbaycan halkı o şehitlerini sevgi ve saygıyla anıyorsa aynı şekilde bugün Karabağ’da yaşananlarda da Türkiye'mizin 100 sene önceki gösterdiği bu kahramanlıve bu meseledeTürkiye'nin rolü inanılmazdır. Bu da Türk dünyasına etki gösterir.” ifadelerini kullandı.
Panelin ardından, konuşmacılar katılımcıların sorularına kapsamlı bir şekilde yanıt verdi.
Comments